Ankara’da geçirdiğim bu son günlerde, işte içimdeki o ‘uzak olma’ hissini bastırmak bir yana dengeleyemediğim bu akşamüstünde Ankara’nın en güzel vaktinin göğün yüzünün mahcup mahcup kızardığı bu vakitlerin olduğuna bir kez daha kanaat getirdim. Gün batımının odamın penceresine nail olduğu ve sıkıcı beyaz duvarlarına renk kattığı işte bu vakit ne de güzeldir. Ankara’ya tepeden bakmak elimdeki kahveyle, yaşadığımı düşünmek ve sevinmek tam bu noktada. Bazen de Ankara’ ya, ankaranın taşına çarpıp geri dönen şarkılar eşlik eder bana.
Artık bu aşk adam olmaz,
İster sakla ister at.
Okula boşuna gitmişim demek,
Bir derste öğretti, hayat.
Ver elini güzelim
Gidelim buralardan,
Gidelim başka denizlere.
Ver elini güzelim
Gidelim buralardan,
Gidelim yalansız bir yere.
Ben bu dersten çaktım hocam,
Defterinden beni sil,
Tenefüste baktım hocam,
Benim dünyam bu değil.
Ver elini güzelim
Gidelim buralardan
Gidelim başka denizlere.
Ver elini güzelim
Gidelim buralardan
Gidelim yalansız bir yere.
İster sakla ister at.
Okula boşuna gitmişim demek,
Bir derste öğretti, hayat.
Ver elini güzelim
Gidelim buralardan,
Gidelim başka denizlere.
Ver elini güzelim
Gidelim buralardan,
Gidelim yalansız bir yere.
Ben bu dersten çaktım hocam,
Defterinden beni sil,
Tenefüste baktım hocam,
Benim dünyam bu değil.
Ver elini güzelim
Gidelim buralardan
Gidelim başka denizlere.
Ver elini güzelim
Gidelim buralardan
Gidelim yalansız bir yere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder