Bu sonbahar, 29 yaşında olmanın ve hayatta hiçbir şey elde edememenin üzüntüsünü değil de, boşluğunu hissedeceğim.Belki bu yaşı da hakedememişimdir.çocuk kalacaksam, varsın bir 2o yaş yitirmiş olayım.
Ama çocuk da değilim,bunun farkındayım.Yine de 29 yaşındaki bir adama göre içtiğim çayın hakkını verip, 9 yaşındaki bir çocuk kadar dolu glebiliyorum.Glecek bir sebebim varsa tabi.
Bana sorarsanız, günler uzun,geceler ise bitmek bilmiyor.Kederli bir günümde sorsanız, çok daha karamsar olabilirim zaman konusunda hatta kendimi ifade edemeyecek kadar.İşte o zaman bir sigara daha yakardım.Bir tane daha ve daha...Sonra göğsüm acırdı.Acaba anlatabiliyor muyum?
Kendinizi yadırgadığınız ve sonra da yargıladığınız oldu mu? İnsanların birşeyler konuştuğunu bildiğiniz ama bir türlü anlayamadığınız zamanlar? Yani bir balığın sudan çıktığından dolayı endişeleneceği yerde, pullarına ne yapıştığını merak ettiği zamanlar gibi...Sonra konuşmaya çekindiğiniz ve aptal gibi görünme ihtimaline karşı sustuğunuz oldu mu? Ben böyle böyle unuttum konuşmayı? İşte bu benim yorgun ve bıkmış halim.
Ya bir gün kendimle de konuşmayı unutursam?
Bu soruyu kendime sorduğuma göre, çocuk olmadığım haller içindeyim.Çünkü çocuklar eline geçen bir oyuncakla kıracağını bozacağını düşünmeden oynayama başlar.
Oysa anlayamadığım zaman insanları saçma sapan şeyler de söyleyebilirdim.Şöyle bir durup iki düşünebilirdi insanlar.Ama yapmıyorum ve susuyorum.
Konu konuşmak ya da susmak değil...Konu yalnızlaşmak, kendinle kalmak, kendinle konuşmak
Kaç ekim daha geçer ki böyle?
Doğum günü bahane,kederlenmekse şahane, evet hatırladım; küçük, basit şeyler yeter de artar kederlenmeye...
Gereksiz mi?
Oysa ne çok acıvar, küçük basit şeyler yoksa.
Ben bunları dşnedurayım, hüzünde takılıp kaldım.9 yaşımda çok önce, belki de doğduğum vakit. Doğarken ağlar ya insan, ben muhtemel orda kaldım.
Gül demeyin, zoraki gülmek daha çok acı veriyor insana,hele çocuk değilse,
Gülebilirdim de ama çok acı vardı, bunu benden istemeyin....
05.10.1986
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder