Ölmek üzere olan bir adamın yere düştüğünde dudaklarının
kenarında belli belirsiz bir gülümseme ile bulutları izlemesi gibiydi onu mutfakta
domates doğrarken fark ettiğimdeki bakışım. Alıp elini öpmek istedim; bulutlara
değmek… Sonra kendimi fark ettirmeden salona geçtim. Kanımın çekildiğini
hissettim bir an. O tebessüm tamamen kaybolmuştu kendimi kanepeye atarken. Bir süre
sessizce ölümün ve aşkın çok farklı şeyler olmadığını düşündüm. Ortak bir sonla
biten iki olgu… sonra korktum; nitekim domatesler de kan kırmızıydı…
Tabakları almak için tekrar mutfağa döndüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder