1.12.2011

Aristocu Görüşte Dünya' nın Yeri



Copernicus ’un 1514 yılında ileri sürdüğü Aristoteles-Ptolemy'nin Dünya merkezli sistemine karşı Güneş merkezli sistemin, gök cisimlerinin hareketlerini açıklamakta daha başarılı olabileceği görüşü devrim niteliğindedir. Bir dönüm noktasıdır bu görüş. Hatta bilim dünyasında az ayüstü evren (uplunar) ve ay altı (suplunar) arasındaki bir dolunay kadar kusursuzdur (tabi bu kusursuzlukta Copernicus’tan sonra Kepler ve Tycho Brahe'nin gözlemlerinin ve model üstündeki değerlendirmelerinin de payı vardır). Yine de Aristoteles’in dünya merkezli görüşü 16. Yüzyıla kadar hüküm sürmüştür felsefe dünyasında. Bu görüşe göre, küre en mükemmel biçim olduğu için, evren küreseldir ve bir kürenin merkezi olduğu için evren sonludur. Yer evrenin merkezinde bulunur ve bu yüzden, evrenin merkezi aynı zamanda Yer'in de merkezidir. Bir tek evren vardır ve bu evren her yeri doldurur; bu nedenle evren-ötesi veya evren-dışı yoktur. Aristoteles, Ay, Güneş ve gezegenlerin devinimlerini anlamlandırmak için Eudoxos'un ortak merkezli küreler sistemini kabul etmiştir. Bu küreler sisteminde ise en dışta bulunan Yıldızlar Küresi, yani evreni harekete getiren ilk hareket ettirici, aynı zamanda en yüksek tanrıdır. Metafizik'te ise, Yıldızlar Küresi'nin ötesinde, sevenin sevileni etkilediği gibi gökyüzü hareketlerini etkileyen, hareketsiz bir hareket ettiricinin bulunduğunu söylemiştir.
Bu mevcut sistemde yerden aya kadar olan evren dönemin gözlem aletleriyle gözlemlenmekteydi. Evrenin bu görünebilir kısmına sublunar sistem denmiştir. Diğer gök cisimleri, Güneş ve yıldızlar çok uzakta olduğundan gözlemlenmesi  ve tanımlanması mümkün değildi o vakitler. Bu yüzden evrenin bu kısmına da uplunar denildi. Bu iki evren yapı bakımından çok farklıdır. Ayüstü Evren ve burada yer alan gökcisimleri, eterden(bir nevi boşluk) oluşmuştur; eterin, mükemmel doğası, Ayüstü Evren'e ezelî ve ebedî bir mükemmellik sağlar. Buna karşılık, Ayaltı Evren, her türlü değişimin, oluş ve bozuluşun yer aldığı bir evrendir. Ayaltı evren sadece kutsal bilinen kusursuzluk abidesi ayüstü evrenin sadece ve sadece bir yansımasdır.
Bu kuram,müslüman felsefe dünyasında,  Fârâbî ve ibn Sinâ gibi önde gelen filozoflar tarafından da benimsenmiş ve Kuran-ı Kerim'de tasvir edilen Tanrı ve Evren anlayışıyla uzlaştırılmaya çalışılmıştır. Arapça’da "Dünya" kelimesinin kökeni bu konuda çok önemli bir anlam içerir. Kelime, Arapça'daki "deniy" sıfatından türemiştir. "Deniy" ise, alçak, düşük, basit, değersiz gibi anlamlara gelmektedir. Bu durumda "dünya" kelimesi de, bu sıfatları içeren bir mekan anlamını taşır. Bu mekanda eğer koşullar el verirse kusursuz bir hayat sürebileceğimize inanırız. Oysa kusursuzluk aslında Aristoteles’in de savunduğu gibi ayüstü evrene, o evrendeki tanrı olduğuna inanılan yıldızlar küresine mahsustur. Bu açıdan baktığımızda Aristoteles’in kuramı insanı yani dünyayı evrenin merkezine yerleştirmesiyle çelişmektese de bahsettiği ayaltı ve ayüstü evrenin niteliklerini gözönünde bulundurduğmuzda çok da yanılgıya düşmemiş diye düşünüyorum.  
Bu benim naçizane fikrimdir ama bir din felsefecisi buulsam sormak isterim.
Tam da bunları yazarken aklıma bir şarkı takıldı: the dark side of the moon(pink floyd’tan). Sözleri ise şöyledir;

try a run, try a hide,
escape your only truth, for a while
live the past, create a picture, it won't last
a million colours to a lie, it won't last

when the sun is cold and black
when you wanna scream and shout
and the record plays the dark side of the moon

brighter days, on a distant shore
you realized it's steep, to the top

when the sun is cold and black
when you wanna scream and shout
and the record plays the dark side of the moon
when the sun is cold and black
when you wanna scream and shout
and the record plays the dark side of the moon

so good.. let me lose myself..
so good.. let me lose myself..

when the sun is cold and black
when you wanna scream and shout
and the record plays the darkside of the moon
when the sun is cold and black
when you wanna scream and shout
and the record plays the darkside of the moon
when the sun is cold and black
when you wanna scream and shout
and the record plays the darkside of the moon

2 yorum:

  1. keyifli ve bilgilendirici bir yazı olmuş...:)
    sevenin sevileni etkilediği gibi gökyüzü hareketlerini etkileyen, hareketsiz bir hareket ettiricinin olması gerektiğinin bilinci de çok önemli bir fikir döneme göre...
    sevgiler,

    YanıtlaSil
  2. insanlar her daim sadece bakmakla kalmayıp görmeyi bilmişlerdir,ismine belki Allah veya Tanrı demediler fakat,varlığından haberdardılar.

    YanıtlaSil