I
Ne ellerimin cesareti vardı
Ceplerimden çıkmak için
Ne de benim
Yüzüne bakabilmek için
Esmerdim bir de ben
Hem de herhangi bir burgazında rumelinin
Çaresiz baharı beklerdim
Ve papatyaları
Aşkımı ispatlamak için
II
Güneş batarken
Kırmızı siyah muşambalı masanın üstünden
Olanlar olmuştu
Ne kadehte buz kalmıştı
Ne de şarköyde rüzgar
Sakindi ya saçların
Öyle sakindi rumeli
Devrilmiyordu sandalyeler
Çalınmıyordu yere buzlu rakı kadehleri
III
Tenin hep Rumeliydi senin
Düşleriminin ayçiçeğiydin
Dokunmaya kıyamazdı ya insan
Öyle yarım kalırdı hasat sevinci çiftçinin
Bir de bakardın yaz geçerdi
Öyle sermestik ki teninden
Ancak anlardık
Ancak anlardık
İnsanın terini silerken güz yeli
Yüreciğimizin tokluğuyla sevdik seni
IV
Batır beni inişte
Beyler siz de devirin ıstakaları
Kızmayın bir de
İyidir elbet,
Latifin tavşan kanı çayı
İniştenin sarma cigarası
Ammavelakin,
Kırlangıçlarla haberi salınan bu ses
Hiç de yabana atılır cinsten değildir.
Sesin hep Rumeli'dir senin
V
Ellerin hep Rumeli'ydi senin
Rakının bardakta kalan beyazlığı,
Sahilde martıların beyaz toplanışıydı
Ve ne zaman Tekirdağ ellerine kavuşsa
Fırınlara koşardı sarışın çilli çocuklar
Öyle sıcacıktı ki ellerin
Buharlaşacak sanırdım bu şehir
Öyle sıcacıktı ki ellerin
Buharlaşacak sanırdım bu şehir
Aldırmazdım çayın soğukluğuna
Garsonların ilgisiz oluşuna
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder