‘Büyük şehir işte ‘diyecektim içimden
Babam çok uzaktaydı
Fakat anlayacaktı, hissedecekti
Oturduğum her masadan sonra illaki hesabı gelirdi
Sevdiğimin
Sevildiğimin
Hatta soluduğum havanın
Bu ucuz Güzel Marmara’nın
Ve elimi cebime her attığımda
Elime geçen sadece pişmanlıklarım olurdu.
Garsondan gizli bir kuru ekmeği çiğnesem ağzımda
Dibinde de biraz kalmışsa hayatın, ah ne güzel olurdu
Kalksam gitsem sonra kafama dikip
Kapaklanacağım kesin ayaklarının dibine İstanbul’un
‘Ne biçim şehir’ diyecektim içimden
Babam uzaktaydı
Fakat anlayacaktı, hissedecekti
Çünkü benim bir sigarayı tutuşum en çok onunkine benzer
İçime çekişim, en çok ona
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder