5.12.2011

Sokrates'in Bilgeliği



Sokrates, bilgelerin bilgesi olarak bilinir. Sokrates yaşadığı zamanda diğer insanlarda pek de olmayan bir farkındalığa sahipti. Bu farkındalığı insanlar arasında yaymayı ulvi bir görev bildi. Ölmeyi göze aldı ve bu uğurda öldü. Bu farkındalığı ele alacak olursak, Sokrates’in insanların en çok farkında olmasını istediği şey, bilginin insanoğlunda doğuştan varolduğudur. Ona göre zaten varolan bilgi sonradan kazanılamaz fakat doğru yönlendirildiğinde açığa çıkabilir. Buna en güzel örnek, Sokrates’ten derin etkilenen  Platon’un yazdığı söyleşi tarzındaki ‘’Meno diyaloğu’’dur. Bu diyalogda meşhur Meno paradoxu ele alınmıştır. Eserde  Sokrates ile Menon "erdem öğretilebilen bir şey mi?" konusunda sohbet ederler. Sonra Sokrates "gel beraber bulalim ikimiz de bilmiyorsak eger" der.Meno diyalogda sadece "eger bilmiyorsan ne oldugunu nasil arayacaksin ve bir sey buldugunda onun aradigin sey oldugunu nasil anlayacaksin?" diye iki soru sormustur. Sadece iki soru oldugu icin ve icinde bir yargi cumlesi olmadigindan aslinda paradoks olarak adlandirilamaz meno'nun burada soyledigi sey. asil paradoksu oluşturan socrates olacaktır. "bildigin bir seyi ogrenmeye calisman gereksiz, bilmedigin bir seyi ogrenmeye calisman ise imkansizdir"sözüyle. Daha sonra Sokrates ögrenmenin sadece ‘’recollection'’olduğunu söyler, yani ‘’hatırlatma’’. Bu iddiasına ispatlamak için köle bir çocuğu çağırır. Sokrates, çocuğun pisagor kanununu ispatlamasını, bir karenin yari alanina sahip bir kare cizdirmesini ister. Çocuk gerilir fakat Sokratesin soru cevaplarıyla yönlendirmeleriyle  başarır bunu, kendi ruhunda mevcut olan bilgiyi keşfeder. Bu arada Menon öğrenmenin ve erdemin hap gibi yutulan bir şey olmadığını keşfeder. Sonra köle işine gider, ikisi sohbete devam eder.
Sokrates kendi öğrencilerine bile ders verirken tanımlamalar yapmaktan kaçınarak sadece sorgulayıcı tavrını takındı. İnsanlara “aslında bir şey bilmedikleri” farkındalığını onlara doğrudan yada dayatarak  değil, sorgulatarak birşeyleri öğretmeye çalıştı. Şöyle bir örnek vardır tarihte: birgün Sokrates öğrencilerine sormuş: - Kimdir insan, insan nedir? Öğrencileri; - İnsan iki ayaklı, tüysüz bir yaratık, demiş. Ertesi gün, pazaryerinden tüyleri yolunmuş bir horoz alıp gelen Sokrates, canlı hayvanı göstererek sorusunu yinelemiş; - Yani böyle bir şey midir insan dediğiniz? İşte böyledir Sokrates’in bilgeliği.
Sokrates, Atina’lılar tarafından tanrısızlık ve bilgisini onlara aşılayarak öğrencisi olan gençleri ve bazı köleleri yoldan çıkarma ile suçlandı. Yine öğrencisi Platon’un kaleme aldığı “Sokrates’in Savunması”nda Sokrates tüm bu ithamları yalanladı. Bilgeliği hakkında birşey demedi hatta bilgeliğini kabul bile etmedi. Ona en bilgin kişi kimdir diye sorduklarında bile Sokrates sorgulamacı bir tavrını hiç bırakmamış, kendini bilgin sanan diğer kişlerin ne bildiğini anlamak amacıyla da diyaloglara girmiştir. Herkes kendisinin Atina’da en büyük bilgini olduğnu söylese de, Sokrates şöyle bir cevap verdi: “Doğrusu, belki ikimiz de hiçbir şey bilmiyoruz ama ne de olsa ben ondan daha bilginim, çünkü o hiçbir şey bilmediği halde bildiğini sanıyor, bense bilmiyorum ama bildiğimi de sanmıyorum. Demek ki ben ondan bu kadarcık fazla bilgiye sahibim. Çünkü, hiçbir şey bilmediğimi biliyorum.”sokrates bunu diyerek kendi farkındalığını ve diğer bilginlerin aymazlığını gözler önüne koydu.
Ahlak felsefesinin kurucusu olarak bilinen Sokrates şehrin tanrılarına inanmamakla onların yerine başka tanrılar koymakla ve öğrencileri zehirlemekle suçlandı ve  atina mahkemesi tarafından zehirlenerek ölüme makhum edildi. Kendisi ölümünden önce bile bilgeliğine yaraşacak hal tavır içindedir. Ölümünden önce insan ölüyü yıkama işini başkalarına bırakmamalı diyerek yıkandı ve onurlu ölümünü bekledi. Ölümüyle ilgili şöyle bir anı da anlatılır: İdam edilmeden önce karısı Xanthippe Sokrates'e şöyle der:- Ama sen suçsuzsun; suçsuz yere idam ediliyorsun.Sokrates'te buna karşılık şöyle bir cevap verir:- Be kadın suçlu olarak idam edilmemi mi yeğlerdin?
İşte böyle de onurlu bir adam.

3 yorum:

  1. Sokrates'in öğrenmenin sadece hatırlatma olduğu fikri, İslam inancıyla da örtüşmekte. İlk yaratılmış olan insana Allah ismi öğretti..“Ve Âdem’e bütün esmâyı talim eyledi. Sonra (varlık âlemlerini) melaikeye gösterip, ‘haydi davanızda sadık iseniz, bana şunları, isimleriyle haber verin’ dedi.” (Bakara Sûresi, 2/31)

    Bir fikre göre de; yaratılmış son icat insandır, gerisi keşiftir... İnsanın bulduğu hiç bir şey kendi icat etmesinden değil de, Allah'ın ilmi bildirmesiyle keşfetmesindendir.
    sevgi ve selamlar :)

    YanıtlaSil
  2. biliyor musun Esma, aslında bu yazıyı kaleme alırken aklıma Hz. Adem ve Esma gelmedi değil. Aslında konuyu buna da bağlayacaktım ama çok cüretkar olur diye düşündüm, vazgeçtim.
    Aklın yolu birdir derler ya, sanki hep aynı yere çıkıyor fikirler, varlık felsefesinin atası bilinen Sokrates, biraz daha geç gelseydi dünyaya, herhalde Esma'yı ve tasavvufu en büyük dayanak olarak görürdü felsefesine diye düşünüyorum.
    Sağlıcakla kal Esma:)

    YanıtlaSil