Deli bir adam size… Kendinizden utanmanızı söylüyorsa… Ne biçim bir dünyadır burası…
30.11.2015
28.11.2015
Aktar
Ben ki aşkların aktarıyım
Bir bahar günü düşmüşüm yollara
Yürümekten bitap düşmüşüm
Ölmüşüm
Kalmışım
Umurumda mı?
Yolunda kaybolmak istiyor insan
Hem dünyanın tüm kokusu seninkinden güzel mi ki?
Kimi gül dökersin ardına
Kimi tarçın
Kimi biberiye
Bugün Yağmur
sağanak bu;
''bugün yağmur bir kadın saçıdır yeryüzüne dökülen
upuzun, ince ince, karanlık, kokulu
sen ki aşkta aldatıldın
yüreğin taş parçası
dinle, yağmuru dinle, teselli bul türküsünden
her şey olur
her şey büyür
her şey geçer
hayat kalır''
upuzun, ince ince, karanlık, kokulu
sen ki aşkta aldatıldın
yüreğin taş parçası
dinle, yağmuru dinle, teselli bul türküsünden
her şey olur
her şey büyür
her şey geçer
hayat kalır''
25.11.2015
Hajde Bolan
Bir rüyanın peşine düşmüş gibi çıkmışsın evinden
Vardar’ın kıyısında bulmuşsun kendini
Eteğin suya değmiş, bahar gelmiş
Papatya üstüne papatya koymuşsun
Takmışsın saçına
Tüm dileklerimi bir tebessümüne taktığım
Dudakların Rumeli’de bir dilek ağacı gibi kırmızı
Gülümse bana…
Kaçış
Ağzında ıslak sigarası,
Bir adam geçti sokaktan
O adam ki ölmeyi beklerken ‘yürüyeyim’ bari demişti
Aklından bir satır geçiyordu;
‘’yürümenin dışında bütün eylemlerin adı kaçıştır’’
Sonra bir gün…
Sonrasını bilmek istemezsiniz
16.11.2015
Sanı
Bu gece yine
Yağmur yağmadı ama
İşte bu sardunya varsa bir köşe de
İşte bu yalnızlık varsa yine bende
İşte yine bu gece de uykusuz kaldık demektir
Yarın Pazartesi mi?
Turgut Uyar’ın Büyük Saat’inden başka saat yok salonda
Yoksa…
Kalbimde bir oyuktur zaman
Zaman…
Soldu diye kopardığım sardunya yapraklarıdır.
Çatıların üstünde insafsızca öten martıdır
Zaman yoksa mekân da mı yok?
Biz bu gece seninle oldukça bir yerlerdeyiz mesela
Güller içinde, Üsküdar’da bir çay bahçesindeyiz
Metrobüs hattının son durağındayız
Bir yunan lokantasındayız mesela
Rakı beklerken şarap gelmiş önümüze
Yanıldığımız bu olsun
Hiç ölmeyeceğimizi düşündüğümüz gibi
İçimizde bir Trakya bulanması
Titrek ellerin bana kekik toplamış
Alıp burnuma götürüyorum
Üşümüşler
Bu yüzden anlattım sana
Kızgın taşların üstündeki tepeli toygarları
Şimdi Pazar gelip geçmiş olabilir
Kuşlar uçup gitmiş de olabilir
Ama aşk?
O durur
15.11.2015
8.11.2015
Kibritçi Kadın
Olanları bir an düşündü genç adam. Gerçeklesen çok değişik
bir simya olayı olmalıydı. Cisimlerin ateşle temas ettiklerinde nasıl şekil
değişikliğine uğradığını biliyordu. Gerçekleşen buydu tam olarak. Acaba her
insanın içinde bir miktar fosfor var mıydı doğuştan. Ya da bir kibrit çöpü
kendi başımıza yakamadığımız. Aldığımız nefesle değil de ancak sevgilinin
nefesiyle yanan, sesiyle ya da bir dokunuşuyla.
Değişiyordu kadın. Çıkan dumanın isiyle zehirleniyordu. Ve
ağlamak zehirlenmenin ilk belirtisidir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)