20.12.2014

Gebe

benim yüreğim çoğaldı
bir bir
her gece karanlığı eme eme
ete kemiğe büründu her biri
kadınım
sen onları kendi sabahlarından koru

bir adam mı o
gebe kalan
ve sonunda
bu kadar doğuma dayanamayan
bir köpek ölüsü gibi yatan bir kent yamacında

o adam
şimdi bir baba
sen zarifçe yüzünü yıkarken
yüreğim şarkı söyluyor
içinde can kalmış hala
yüreklerimin elinde birer kuyruklu uçurtma

kadınım 
                                                              sen onları kendi sabahlarından koru

Barış

bir başta iki akıl
niye?
bir gözümüz sağa
bir gözümüz sola bakadurur

niye bu şaşılık
gözün gözden kaçması ne diye?
niye bir elin diğerinden kaçması
elele olacakken elalem olmak
ne diye?

oysa bir gözüm diğerine aydınlık
bir ayağım diğerine yol yordam
bir elim diğerine tastamam

9.10.2014

Bunu Benden İstemeyin

Bu sonbahar, 29 yaşında olmanın ve hayatta hiçbir şey elde edememenin üzüntüsünü değil de, boşluğunu hissedeceğim.Belki bu yaşı da hakedememişimdir.çocuk kalacaksam, varsın bir 2o yaş yitirmiş olayım.

Ama çocuk da değilim,bunun farkındayım.Yine de 29 yaşındaki bir adama göre içtiğim çayın hakkını verip, 9 yaşındaki bir çocuk kadar dolu glebiliyorum.Glecek bir sebebim varsa tabi.

Bana sorarsanız, günler uzun,geceler ise bitmek bilmiyor.Kederli bir günümde sorsanız, çok daha karamsar olabilirim zaman konusunda hatta kendimi ifade edemeyecek kadar.İşte o zaman bir sigara daha yakardım.Bir tane daha ve daha...Sonra göğsüm acırdı.Acaba anlatabiliyor muyum?

Kendinizi yadırgadığınız ve sonra da yargıladığınız oldu mu? İnsanların birşeyler konuştuğunu bildiğiniz ama bir türlü anlayamadığınız zamanlar? Yani bir balığın sudan çıktığından dolayı endişeleneceği yerde, pullarına ne yapıştığını merak ettiği zamanlar gibi...Sonra konuşmaya çekindiğiniz ve aptal gibi görünme ihtimaline karşı sustuğunuz oldu mu? Ben böyle böyle unuttum konuşmayı? İşte bu benim yorgun ve bıkmış halim.

Ya bir gün kendimle de konuşmayı unutursam?

Bu soruyu kendime sorduğuma göre, çocuk olmadığım haller içindeyim.Çünkü çocuklar eline geçen bir oyuncakla kıracağını bozacağını düşünmeden oynayama başlar.

Oysa anlayamadığım zaman insanları saçma sapan şeyler de söyleyebilirdim.Şöyle bir durup iki düşünebilirdi insanlar.Ama yapmıyorum ve susuyorum.

Konu konuşmak ya da susmak değil...Konu yalnızlaşmak, kendinle kalmak, kendinle konuşmak

Kaç ekim daha geçer ki böyle?

Doğum günü bahane,kederlenmekse şahane, evet hatırladım; küçük, basit şeyler yeter de artar kederlenmeye...

Gereksiz mi?

Oysa ne çok acıvar, küçük basit şeyler yoksa.

Ben bunları dşnedurayım, hüzünde takılıp kaldım.9 yaşımda çok önce, belki de doğduğum vakit. Doğarken ağlar ya insan, ben muhtemel orda kaldım.

Gül demeyin, zoraki gülmek daha çok acı veriyor insana,hele çocuk değilse,

Gülebilirdim de ama çok acı vardı, bunu benden istemeyin....

                                                                                                                                                 05.10.1986

27.09.2014

DE

dünya!
sen işine bakadur
bir şair ölüverir bir köşede
ölmek dedimse
ıslanmak belki
damıtarak yalnızlığını

ey koca dünya!
bir tarafın şehirse
şehirlerse
bir tarafın da şair

ve birgün olsa dünya şairlerde yaşasa
da
şairler de yaşasa.

25.07.2014

İşçi miyim

işçi miyim ben,neyim?
çizgi çizgi alnımın altında
zorla kımıldar kaşlarım o mahzun bakıştan başkasına
kalbim sancılı tüm insanlık namına
bir boşluk muyum ki ben?
kalabalıklar arasında kimse görmez, bilmez
yoksa bize iyilik mi yaramaz?
sırtımda kırbaş sesleri
atı mı ölmüş, beli mi düşmüş müyüm?
kendi mezarımı da kazmışsam, kara bir nokta kadar
ve sorulmuşsa kızıma 'baban ne iş yapar diye'
işçi miyim yoksa ben,neyim?

ekmeğim var bir tek,
bir de 25 kuruşluk tuz olsa
ölmeye de hazırım,'önce ben' derim
yoksa ben işçi miyim?

Sayılma

ben bir söz açtım
bu eksik akılla
şair sayıldım
ya gönlümü açabilseydim?
söze ağız olan gönlümü?

Yokluk

anlatamaz insan kederini
bir sigaradan başkasına
herkes ancak kendi dükkanında tartar ağırlığını
ki,

bitti dese de,
yalan

ellerinde hala sıcaklığı
yüreğinde ağırlığı

bir de,
cebinde yoklayıp da bulamadığı cigarası

29.05.2014

Aleyhimde Bu Gece

''İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar''
  N.F.Kısakürek



seni bilirim gece
yıldızların süt ninesi olursun kadimden beri
ak saçlarını ucundan kestin de bu gece
fecre verdin
her makas vuruşunda yıldızlar kaydı bir bir
yine de sabahı getiremedin
sessizliğin boynunu yırttın tırnaklarınla
demirden bir duvar gibi durdu, geldi yüzüme vurdu.
sanki günü hiç beraber doğurmadık
yırtmamışız gibi dudaklarımızı

yürümeli şimdi, vaktidir
gözyaşımı dökerek gecenin uzunluğunca
adımlarımı sıklaştırarak
şehir acımazsızdır çünkü
burda eza hükümran
kaldırımlar yabancı
aleyhime konuşur
yoluma çıkar da bilinmedik çıkmazlarda
yanlış adres verir
yürümeli gözyaşı dökerek
yutmadan ama hep çiğneyerek acının lezzetini
durmadan unutarak kendimi

9.03.2014

Nokta

kadınlar vardır ki
şiirleri üzerlerine yazılmıştır
okuyabilelim diye en karanlık gecelerde
ışıl ışıl gözleri vardır onların

ya ölmek gerekir şiiri bitirdiğinde
ya da sonsuza gömmek o bedeni
dünyanın geçimsizliğine
ve anlaşılmazlığına bir adım daha atmaktansa
her kelimesinde

kadınlar vardır
şiirleri üzerlerine yazılmıştır
bir bıçağın ete sürüldüğündeki ses duyulur
her satırın sonunda
ya ölmek gerekir şiiri bitirdiğinde
ya da yakmak o şiiri
diri diri

kadınlar vardır
şiirleri üzerlerine yazılmıştır
ve ölüm ıskalanacak birşey değildir
açılmamış ve korkusuz bakarken kitabın kapağı
kanarken beden virgülsüz
kanarken beden nokta nokta
.

19.01.2014

Albert Camus-Yabancı

 
''Vaktimin geri kalan kısmını oldukça iyi idare ediyorum. O zaman sık sık düşünüyor ve içimden: beni kuru bir ağaç kovuğunda yaşamaya zorlasalardı da gökyüzüne bakmaktan başka bir işim olmasaydı, yavaş yavaş buna da alışır giderdim, diyordum''

13.01.2014

Maviye Kırmızı Dökülür



bir çift sandalye çekip denize karşı
biri gelir yanıma
oturur
diye beklerim

adalar sanki sayamayacak kadar çok önümüzde
dalgalar nedense ağlar
deli mavisinden denizin
bir damla yaş akar
ikindi saatlerinde mahmur ufuklar
bir görünür kırmızı
sonra kaybolur mavi
işte!yine akşam

akşam oldu mu bir gemi geçer
ben el sallarım ardından
bir türkü salınır,gamlı
sandanyeye bakarım o da ağlamaklı

gitmesin istiyordum oysa orda otursun
gün yok ki, O alıp başını gitmesin

O

gemi miydi?
mavi miydi?

7.01.2014

Küflü Bir Hüzün

sis bastırmıyor
ben bakmaktan yoruluyorum göğe
sonra dokunabileceğim
kadar yakınıma çağırıyorum onu
kaybolacağımı bile bile
ancak sorarlarsa söylececeğim
sonra yine susacağım
oysa kimse bilmeyecek
boynu bükükse benimdir o
çıkarması zordur bunu da biliyorum
hüzün küflenince
yürüdüğüm yol boyunca sisler altında
belki kendimi bulacağım
tebessum de edeceğim
belki...
zaten güneşe ne kaldı şurda...


Canlar


 ''canlar
 
umut kesilmiyorsa dostlarım
 
kesip
         barikatlar kurarak kangrenli gövdemizden
 
                                     şurda güneşe ne kaldı.''