Bütün pencerelerde bekleyen benim,
ve
ve
o çalmayan bütün telefonlarda
aylardır konuşan da.
Kabul.
Bir kez yolda karşılaşalım
onunla da avunacağım.
Adımı sesince duymaktan vazgeçtim,
sesini duysam, susacağım.
Yel esiyor ama
değirmen dönmüyor.
Kuraklık bu,
adın ekmeğe dönüşmüyor.
A:Ama yoksa da bir isim bulmak zor olmamalı eğer şairi
sensen
B:Doğru ama yine de kolay değil
A:Ben yardımcı olabilirim belki,aklında kalan bir satırı var
mı,ya da birkaç kelime?
B:Var elbette
İçinde bulut vardı şiirin
Sokaklar
Yapraklar vardı,
Galiba sonbahardı,
Üşümekten bahsediyordu çünkü,
Balkona düşen kuru
yapraklardan,
Hüzün
Kendine bir yer arıyordu şiirde
Gelip çiçekli kanepende
oturuyordu,
Yanında sen vardın,
Evet,evet,buldum!
Gözlerindi.
''Gözlerin''di şiirin adı
A:Gözlerim?
B:Hayır ‘’Gözlerin’’,
A:...
B:Ama dolmasın gözlerin,böyle böyle
getirdin sonbaharı
Edip Cansever:Bir ağız, bir tütün, bir mızıka gerçeği gibi...
Can Yücel:Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
''Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce''
I Kendine kucak arayan gövde kendini yok eden gövde yitirdin kendini işte artık ne yurt sana ne varolabiliyorsun başka evde.
Bu mum medeniyetinde bu metal öznede bu cam sözde ne yurt sana dil ne şölen yeterince.
II Ben büyüdüm akasyalar öldü üzgünüm.
dışınız çok kalabalıktı beni içinizdeki zindana attınızdı olur ya bir gün suyu hatırlar şelale şeytan utanmayı öğrenir ve yüzleşir yüzünüz mevsimlerle
sırf bu yüzden büyüdümdü,
akasyalar öldü.
III Karanlık suyun dibini göze aldım sonsuzluğu göze aldım o yatakta sen gittin ben bu balkonlara kaldım metalin damara dayandığı nokta şimdi söylüyorum dilimdeki küfrü büyülü sözü kalbimdeki:
tekrar karşılaşsak ölür müsün?
IV Kışı neden bu kadar çok sevdiğini ve neden her şeyin bir sonla noktalandığını sorma, ben de bilmiyorum.
Anı olacak bir şeyim yok her şeyin dünündeyim.
V İçime işleyen acıyı size değil bir suya bırakmayı öğrendim dal olmaktan vazgeçeli çok oldu bu yüzden ne bir ağacım var bana beden ne de çiçek açacak benden.
bu yaşa geldim içimde bir çocuk hala sevgiler bekliyor sürekli senden insanın bir yarısı nedense hep eksik ve o eksiği tamamlayayım derken var olan aşınıyor zamanla anamın bıraktığı yerden sarıl bana anılarım kar topluyor inceden bir yaşam gibi geçmişin üstüne ama yine de bir unutuş değil bu sızlatıyor sensizliği tersine senin kim olduğunu bile bilmezken sevgiden caydığım yerde darıl bana
Kırmızı bir kuştur soluğum Kumral göklerinde saçlarının Seni kucağıma alıyorum Tarifsiz uzuyor bacakların Kırmızı bir at oluyor soluğum Yüzümün yanmasından anlıyorum
"Yeni aşk kelimeleri, yeni öğrenilen
incelikler öbür sevgiliye saklanıyor."
F.Scott Fitzgerald
Her sevda başlangıçtır bir yenisine
Öteki başkaldırır daha bitmeden biri
Biz isteyelim istemeyelim sürüp gider böylece.
Baksak ki unutmuşuz günün birinde her şeyi
Ne o sevdalar, ne ölümsüz sözler kalmış
Toplasak toplasak hepsini işte
Onca sevda bir sevdayı yaratmış
Döner durur başımızın üstünde
Gözlerden ağızlardan saçlardan
Ellerden omuzlardan yapılmış bir hâle.
Ve çınlar herbiri bir silahın yankısı gibi
Bir yaşam boyu biz tetiği çektikçe.
bu gemi ne zamandir burada
coktan bosaltmis yukunu
gece de olmus, rihtim da bombos
mavi bir suyun dusunu uyutur bir tayfa
arkada, guvertede
ah, neresinden baksam sessizlik gene.
yururum usuldan, girerim bir meyhaneye
icerde uc bes kisi
yalnizlik uc bes kisi
bir kadeh raki soylerim kendime
bir kadeh raki daha soylerim kendime
-soyle be! ne zamandir burda bu gemi
-denizin degil huznun ustunde.
belki yarin gidecek
bir ani gelecek bir baska aninin yerine.
insan bazan aglamaz mi bakip bakip kendine
Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm.
Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni
Seni düşündükçe
Gül dikiyorum elimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları
SEVİYORUM SENİ
Seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
Ağır posta paketini
neyin nesi belirsiz
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
Seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan birşeyler gibi
Seviyorum seni
Yaşıyoruz çok şükür der gibi.
''Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum Boynunu benim kadar kimse değerlendiremez Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar Bütün kara parçalarında
Afrika dahil''