3.01.2016

The Lobster

Film baştan sona çarpıcı, etkileyici ve sıradışı.Kara mizahı seven herkese önerilir. Colin Farrel'ın donuk, ifadesiz bakışları kara mizahı desteklemiş fakat Rachel Weısz' in anlamlı bakışları bu anlamda filmin doğasına ters düşse de filmin ortasında cort diye ekranda çıkınca ne yalan diyeyim yerimde duramadım.

Filmin konusu ise bireyin dispotik bir toplumda bireysel olarak yaşayan, neredeyse bekarlığın haricinde herşeyin yasak olduğu baskıcı ve kuralcı bir ormanda yaşayan grup ile bekar insanların toplum tarafından dışlandığı, sorgulandığı ve bekarlığın bir hastalık gibi görüldüğü ve bu hastalığın tedavisi için yalnız insanların  eşini bulmaküzere senataryumu andıran bir otele yerleştirildiği  ve başarısız olunursa baştan kendilerinin tercih ettikleri bir hayvana dönüştürülüp ormana salındıkları grup arasında kalışlarıdır. Her iki grubun da kendine özgü faşist,baskıcı kuralları vardır ve film boyunca oyuncuların gülmemeleri ve memnuniyetsizleri bu anlamda yerindedir.

Otel dünyasındaki insanların eş bulmak ve sonunda bir hayvana dönüşmemek adına oynadıkları oyunlar,Hhatta kendilerine verdikleri zararlar hüzünlü bir şekilde anlatılmıştır. Herkes çift olmak ve toplumda yer edinebilmek için oyunu kuralına göre oynamaktadır.Orman hayatında ise neredeyse insani olan tüm davranışlar yasaktır ve burda insanın kendine  yer edinmesi  için de neredeyse insan olduğunu unutması gerekir.

Sonu ise belirsiz olsa da, düşündürücü.


- insanın hissetmediği hâlde hissediyor gibi davranması, hissettiği hâlde hissetmiyor gibi davranmasından daha zor.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder