25.01.2011

Esas Oğlan, Ben!

Elbette kendime sevdiğim kitaplardaki karakterlerden yol arkadaşı seçtiğim oldu. Hatta zaman zaman kendi yoluma çıkan bazı beklenmedik durumlar karşısında, o karakterlerin cümlelerini, kelimeleri kullandığım da. Yerinde tümceler kullandıktan sonra bunda hiç bir sakınca görmedim, evet. Ama ben o cümlelerin hiçbir sahibinin öyküsü çalmadım. Kendi öykümün esas oğlanı oldum. Oturdum üşenmedim, yazdım kendi öykümü. Yorulduğumdaysa esas oğlan olmayı bıraktım. O zamanlar da bile öykünün bir yerine iliştim. Sırf kendi öykümün çekiciliğini arttırmak için kitaplarda bize sunulmuş ama gerçek dünyamızla uzaktan yakından alakası olmayan durumlara soyunmaya yeltenmedim. Kelimeler herkesindir ama öyküler sahiplenmez bunu bilirim çünkü… Bu acizliğin ta kendisidir. Belki şiddetli bir katılık benimkisi. Ama kitaplardaki kahramanların karakterlerine, yaşadıklarına öykünüp, laflarımım allayıp pullayıp ortalıklarda caka satmıyorum, yaşadıklarının tamah bir şey olduğunu, kendimin olduğunu düşünüp. Yoksa ben de bilirim kitaplarda vuslat anı esas oğlanla esas kıza nasıl biçilir, hüznün dibine nasıl vurulur, bir sevda nasıl yitirilir ya da bir sevda nasıl yaşanılır. Hepsini bilirim de, ben kendi sevdamı yaşarım be arkadaşım, kitaplardaki gibi değil, Shakespeare ’in, Fuzuli’nin dediği gibi, şairin, yazarın yazdığı gibi değil, bana yazılmış gibi, benim yaşadığım gibi yaşarım…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder