22.01.2011

Keşke

Sen, artık gelsen
Leyleklerle dönen baharın ortasında
Düşsek yine bir tarla kuşunun peşine
Ağıtları yol üstü bir dağa emanet edince
Bir gelincik tarlasına düşse yolumuz
İşte o zaman alı al olur
İbriklerden süzülen türkünün
İşte o zaman moru mor!
Ben bıraksam sonra işimi gücümü
İş dediğim bir limon sandığı
Güç dediğimse içimi dövüp duran dalgaları egenin
Sen de indirsen artık
Yanmaya yüz tutmuş ömrünü ocaktan
Çıkarsan sevdanı doldurduğun kavanozlardan
Ne çok sevda büyüttün raflarda oysa
Ve çıksan hüznün arka kapısından
Gitsek kimselere haber vermeden
Evlerin kirli beyaz sıvaları bir şelale gibi dökülürken
Bir vapur bizi bekliyormuş gibi dursa sahilde
Bir bilet alsak sonra, nereye giderse
Ve takılsak senle peşine bir yunusun
Öylece gitsek peşinden
Alıp başımızı gitmeyi bile unutsak
Şiirler, denizler ve şehirler…
Kaybolsak denizin köpüğünde
Bir kaşığın balın içinde kaybolması gibi
İşte şimdi işim iş!
Güç olansa çok kolay
Yalnız bir telgraf çekelim dalgaların üstünden
Geride bıraktığımız o dağa
Ağıtlar onun olsun artık
İster bir taşa vursun,
İster sele versin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder