beş taş oynarken 
ufak bir kız çocuğu 
beş taşın beşi de
bedeninde bir yere 
sahipsizce dolanır
bir perşembe akşamı
üstüne kapanınca kapı
herşey dışarıda kalır
ve dışarıda
silip süpüren bir hayat akar
ondan ters yöne
bir sel gibi
bir perşembe akşamı
üstüne kapanınca kapı
herşey dışarıda kalır
ve dışarıda
silip süpüren bir hayat akar
ondan ters yöne
bir sel gibi
 gözleri yaşlı 
anlamadan izler
üstündeki adamı
sıkar yumruklarını
dilinde bir kilit
anlamadan izler
üstündeki adamı
sıkar yumruklarını
dilinde bir kilit
gözleri
ay gibi fakat
bulutların ardından bakar 
ve bir daha bakmaz olur
günyüzünde gözleri
kimseyle değiş tokuş edemeyeceği 
acısı dolandıkça
her gece
taze bedeninin içinde
her gece
taze bedeninin içinde
ve her sabah
ince kırılgan bilekleri
uzanıp
yeniden temizler
kendinden arta kalanları
beş taşı
yine bir yerde
de...
o kız çocuğu
kimbilir nerelerde
hiç bilemez...
hiç bilemez...
 
 
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder