1.11.2011

Senin Sesinde İSTANBUL.

Yaşam tesadüfi değildir biliyorum. Benim bu şehre gelişim de öyle. Ben bu şehre geldiğimden beri şiir yazmaktan başka bir şey yapmadım. Şiir için gelmiştim bu şehre. Benim tüm hayat hikayem buydu sanki. Şiir kadar kısa ama bir o kadar da öz.  Bu benim gibi bu şehre alışık olmayanlar için tuhaf bir ökyüydü elbet ama yıllarca İstanbul’da yaşayanlar için alışılagelmiş bir öyküydü belli ki. Gözleriniz ele veriyordu bu şehre yabancılığınızı. Benim gözlerimin bakakaldığı, ağzımın açık kaldığı şeylere şaşırmıyordu insanlar. Kelimelere de alışkındılar. Erkekler söylemeye, kadınlarsa işitmeye doymuştu. Oysa  kelimelerden bu kadar bıktıysalar sesler vardı. Örneğin denizin sesi. Denizin sesi herdaim bir şiir gibi kendini dinletebilmiştir bu şehirde. Ve ya şehrin sesi; vapurlar, kornolar, megafonlar, çagı çengi kıyamet... Gerçek kelimeler onlarda saklı biliyorum ama insanlar tamah etmiyorlar bu şehirde şiire ve kelimelere. İnsanların sessizlikleri arzuladıkları bir esaretmiş gibi gıklarını çıkartmıyorlar. Şimdi kelimeler yerine eller moda gibi görünüyor. Küçük sürtünmeler ve elleşmeler...Sinemalarda, dolmuşlarda, kuyruklarda ve bir erkeğin ve bir kadının olabileceği heryerde.
Elim kimseye sürtmesin diye sevdiğim bir şairin kitabını tutuyorum. Kadıköyden kalkan bir vapurdayım. Şiir okumak için iyi biryer diye düşünüyorum. Açıp okuyorum.  İnsanların tüm bu esaretine inat kelimelere bırakıyorum kendimi. Sözlü olmalarını tercih ederdim ama yazılı olsalar da iyi geliyor insana.  Beni yeniden bağlıyorlar bu sessiz dünyaya. Ve şair sustuğunda dalgaları dinliyorum beni nereye götüreceklerini merak ederek. Tam da o zaman bir kadına rastlıyorum. Bana doğru bakıp gülümsüyor gibi. Gözlerim uzağı çok iyi göremediğinden gözlerimi kısarak bakıyorum. Evet yanılmamışım; gülümsüyor. Yaşam tesadüfi değildir biliyorum bu yüzden ben de gülümsüyorum. Kalkıp yerimden onun oturduğu tarafa doğru yürüyorum. Her adımda tanıdık geliyor bu yüz. Ve şehrin tam ortasında bu şehri yeniden  bölen o güzel sesi duyuyorum;
-Ne güzel tesadüf değil mi?
-Tesadüf?
Diyebildim.
Sesi sanki eskisinden daha güzeldi ama tüm şehri sessiz esaretinden kurtardığı için de aşık oldum bu sese. Akabinde istanbul'a... Sesinde İstanbul saklıydı sanki.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder