Kendimizi aradığımız, bulamadığımız ve en nihayetinde özlediğimiz zamanlardayız. Kendimizi arayacak ne takatimiz ne de vaktimiz var artık. Ayaklarımız eskisi gibi koşamaz olmuş. Yol da aksine uzar olmuş günden güne. Hem uzar olmuş hem de üzerinden gelip geçmedikçe yollar izini kaybettirmiş. Sonunda yollar da kaçar olmuş bizden. Ne bir tabela, ne bir işaret…
Zor zamanlarda ve kaybolmuş yollardayız. Elimizdeki kefenin içinde yitmiş hayatlarımız… Hayatlarımızsa özetlenmiş, çoktan biçilmiş dar kefenlere göre. Tam toprağa verecekken eksik hayatlarımızı zamanla yetinmeyen kargalar üşüşüvermiş tekrar eksik anlarımızın başına. Umarsızca özetlediğimiz hayatlarımızdan daha da az şey kalmış elimizde. Bu yüzden eksik hatırlarız sevdalarımızı, yaşanmışlıkları, hatıraları, yani hayatımızı.
Amma velâkin bu alıcı kuşlardan bir kaçış mümkündür hala. Anlarımıza, anılarımıza, yaşadıklarımıza ne kadar çok kişiyi ortak etmişsek ve sevdamıza dâhil ettiysek o kadar az yürek acıtır kaptırılan eksik anlar. Biliriz ki paylaşılan anın bir parçası da o kişidedir hala. Unutsak hatırlatacak, unutulsak bizi hatırlatacak birileri vardır bir yerlerde. O da bizi özetlenmiş hayatlarına katıp yollara düşmüştür. Bir yerlerde kendi mücadelesini vermededir. Lafın kısası sevgili dostlar, ne olursa olsun paylaşalım mutluluğumuzu, üzüntümüzü, zor ve dar zamanları, sevdamızı, hayatımızı, en geniş zamanlarda ve özetlenmemiş halleriyle. Çünkü kendimizi aradığımızda, bulamadığımızda ve en nihayetinde özlediğimizde bizi bize getirecek veya anlatacak kişiler biz kadar onlardır da.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder