15.09.2010

Tatil Dönüşü

Sahi ne yazacaktım ben?
Hah;
Günlük olmayacaktı bu blog ama yazın özetini yapayım dedim bugün. Geride nasıl geçtiğini anlayamadığım bir yaz var. Bu yüzden çok uzun olmayacak. Okuyucu yazının sonunu görecektir.
Evet, eve geldikten sonra kendime birkaç uğraş buldum. Nedir bunlar? Başlıca şöyle; sürekli bir şeyler download etmek(genellikle film) onları izlemek, kitap okumak(yaz boyunca okuduğum kitaplar: Makalat, Katre-i Matem, Araba Sevdası, Mevlana(İskender pala) ve Alamut, Fedailerin Kalesi),oyun oynamak(risk, farmville ve okey), tabiî ki ve illaki msn(Gülçin-can az kahrımı çekmedi, daha doğrusu çekiştikJ,sonrasında kadim ve özgür başı çekiyor),bir de blok (o da son bir ayın uğraşıdır). Zaruri ihtiyaçlarımın yanında bunların hemen hepsi vaktimi doldurmama yardımcı oldu. Temmuz ortalarında kadar eğlenceli gibiydi ama sonra bu vakitten ağustos ayının ortalarına gelinceye kadar rutin olmaya başladı hepsi. Şuursuzca yapar oldum sonra. Ve tüm yaz geride bırakıp sonbaharı yaşmaya başladığımız şu günlerde de zorunluluk halini aldı ve birkaç gün sonra hepsini geride bırakıyorum. Zaten bırakmalıyım da; tam bir haftam var evde geçirecek. Okul başlıyor sonunda. Okuduğum kitapları raflara tekrar yerleştirip, okumadıklarımıysa bavula atıp, farmville de tüm hasadı kaldırdıktan sonra, hayvanlarımı kendi haline bırakıp, izlediğim filmlerin kimini silip, kiminiyse arşive atıp, bilgisayardan tüm oyunları kaldırıp okuluma döneceğim, biletim cepte zaten. Dillerde yine aynı şarkılar; yeni türkü; işte yine gidiyorum ve dönmek

Dönmek, mümkün mü artık
Dönmek, onca yollardan sonra
Yeniden yollara düşmek
Neresi sıla bize, neresi gurbet
Al bizi koynuna ipek yolları
Üstümüzden geçiyor gökkuşağı
Sevdalı bulutlar uçan halılar
Uzak değil dünyanın kapıları
Neresi sıla bize, neresi gurbet
Yollar bize memleket

Heyecan var mı diye sorarsanız, bu Ankara-Lüleburgaz arası yolculuklar da olağan olmaya başladı gözümde ama tekrardan eski dostları görmek, onlarla yeni bir şeyler paylaşmak ve yeni anılara imza atmak güzel. Bir de Ankara’nın sonbaharını beni beklerken buluvermek. Ve ayazı; beni kendime getirecek diye umuyorum. Üzerimdeki bu tozdan arınma vakti.
Heyecan yok dedim ama korkuda olmasa keşke. Zor bir sene olacak; alacağım derslerin zorluğuna onları alamama ihtimali de eklenince geriyorum yer yer. Malum kayıt günleri… Bunu yanında Ankara’nın tabi son baharının yanında, dostların, canların, kadimlerin olmamasından ötürü oluşacak sonbahar havası üzecek gibi beni. Dökülen birkaç yaprak olacaktır elbet. Nasıl bir seneye giriyorum bilemiyorum-okulun başladığı günü yılbaşı kabul etmem de ilginç tabi, olsun korkuma verin-. Umarım her şey güzel olur. Ve şöyle bitirmek istiyorum, çok sevdiğim bir şairin mısralarını kendimce uyarlayarak;

Ey ODTÜ! Elbet başındasındır bela kitabının.

(ah bu ben ve yazılarımı şiirle süsleyişlerim)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder