5.09.2010

Şairler Üzerine...

Şiiri yaşamakla bir tutan, şairliği yaşam şekli sayan bu insanların her biri edebi deha olmanın yanında gönüllü gece nöbetlerimin kadim yol arkadaşıdır da. Her gece aynı yerde aynı zamanda söz vermişçesine yan yana kol kola karşılarlar beni. Yine sevmeyi gündemine oturttuğum o gecelerden birinde içlerinden biri:‘’sevmekten bahsedersin ha? Gel ben sana anlatayım sevmek nedir’’der elini omzuma götürerek. Diğeri anlar gece uzun olacak, durur mu hiç? Ceketinin cebinden çıkarıp yakar bir dal sarma cigarayı. Onu izlediğimi görünce bana da uzatır paketinden‘’ al, yak bir tane, iyi gider şimdi’’ der her zamanki babacan tavrıyla. Diğeri sevecen ve biraz da sitemkâr sesiyle ‘’ Çocuksun sen daha, fesleğen kokmalı nefesin’’der. İçlerinden belki de en yaşlısı bu cigara meselesine müdahale eder: ’’Şimdi gelelim konumuzaaaa, sevmek…’’der susar. Eğilip hürmet gösterir gibi bu tılsımlı sözcüğün önünde susar uzunca bir süre. Sonra devam eder ’’Birdenbire olur sevmek, aşk birden bire olur’’.yine derin sessizliğe dalar, bunun üzerine içlerinden biri en hüzünlü sesiyle başka biriyle konuşurcasına şöyle der ‘’ey aşk elbet başındasındır bela kitabının ne çok dilin var, gece ki anlamadı seni’’. Sonra bana döner ’’ya sen çocuk, gücün yeter mi? bu bela kitabını ezbere hazır mısın?’’. Belli ki bir küskünlüğü var. Daha yolun başında olduğumu düşünerek boynumu büktüm mahcup. İçimden ’’denemeye değmez mi’’ diyebildim sadece. İçlerinden en firari gönüllüsü şöyle dedi içimden geçenleri bilircesine ’’anladık; delikanlı niyetli Tahir olmaya, ama var mı hâlihazırda bir Zühre’’. Kan yürümüş yüzümü yere gömecektim ki içlerinden en genci ve belki de en sabırsızı ‘’ya da bir Anna’’ diyiverdi. Yüzümü kaldırdığımdaysa başka birini hayran hayran gökyüzüne bakarken buldum. Sevdiğinin ismini zikreder gibiydi. Şimdiye kadar hiç konuşmamış olanlardan biri önce iç geçirdi sonra belli belirsiz bir şeyler söyledi ’’ ne olur kim olduğunu bilsem Pia'nın ellerini bir tutsam ölsem.’’. Sırayla her birinin dilinden bir isim duyuldu ve her isim bir şiire tutundu. Orda kaldılar orda yaşadılar. Dinlemeye daldım her bir şiiri. Sonra her birinde kendimi buldum, Anna, Pia veya Zühre yerine sevdiğimi koydum. Herkes kendi şiirinde kaybolurken yavaş yavaş benimle kalan sonuncusu şöyle diyiverdi:’’kendinle konuş delikanlı, kendinle konuş, bak hazır zaman da sabaha karşıyken’’. Sabahı etmiştik hep beraber. Günle birlikte hepsi birer ikişer kaybolmaya başlar fakat satırları kalır zihnimde...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder